DİĞER
Ercan Arslan’ın Ferit Edgü’nün Cahil aforizmalarından yola çıkarak gerçekleştirdiği resimleri, Elvin Eroğlu ve Burak Fidan küratörlüğünde Kıraathane İstanbul'da izleyicilerle buluşturan “Cahil” sergisi üzerine küratörlerle ve Ercan Arslan'la bir söyleşi...
"Ortak yaşanmışlıkları olmaksızın, aynı kavramlarla inşa edilmiş güzergâhta, aynı karanlıktan mustarip bir yazar ile bir ressamın ortak üretimini tecrübe ediyoruz sergiyi gezerken. Kıraathane’nin mekânı, yani sergiye ev sahipliği yapan bina ve muhit ve hatta içinde bulunduğumuz mevsim de Cahil’in etkisini daha bir çarpıcı yapıyor."
"Onun yazdıkları lirik şiiri çağrıştırır, bir öznenin iç konuşmalarını, sayıklamalarını. Lirik şair nasıl sözlerinin, sanatının kifayetsizliğinin farkına varıp kendisine karşılık veremeyeceği nesnelere ve kavramlara başvurursa, Edgü’nün anlatıcısı ya da konuşan öznesi de okurunu durup soluklanmaya, anlatılanları sorgulamaya çağırır."
"Edebiyatımızda gördüğüm örneklerde sanatçılar ölmüş sanatçı dostlarını yad ederler, hatırlamakla yetinirler, dedikodularını ederler, överler ama kendilerini onların yerine koymak üzere metin inşa etmezler, kendilerine onların persona’sını kullanarak seslenmezler. sanatçılar öldükten sonra ardından yığınla metin yazılır, sevilir, övülür, gömülür. hiçbir dostu kendini onun yerine koyup da kısacık da olsa bir kitap boyunca yazmaz."
sonra, nihayet kendimizi mektupların gönderildiği ferit edgü’nün yerinde buluyoruz: behçet safa, “dostum” diye başlıyor 29 kasım 2001 tarihli mektubuna
Sel Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni İrfan Sancı’nın “bandrolde usulsüzlük” ile ilgili açıklamasına Ferit Edgü’den yanıt geldi
Ferit Edgü: Bizler, 1950’lerde kalemi elimize aldığında, dilimize sarıldık. En büyük önemi dile verdik. Günümüzün genç yazarlarında -hoş, yalnız genç yazarlar değil- diline karşı bir sevgi, saygı eksikliği görüyorum.
Ressam Behçet Safa, 85 yaşında yaşama veda etti. Safa'yı Ferit Edgü'nün sözleriyle uğurluyoruz: "Bir gün bana Paris'te şöyle demişti; 'Bu resimleri kırıp atmak, yakmak ve o kalıntıları sergilemek istiyorum.''"
Gösterime girdiğinde büyük ilgi toplayan Âşık Shakespeare sadece Shakespeare hakkında değil, genel olarak sanat ve hattâ tarih üzerine düşünmek için de epey bir malzeme sunuyor...
Kıyı'daki karakterlerin hepsi yersiz yurtsuz. Akıl sağlığını koruyabilmiş kimse yok, çünkü hepsi savaşı, daha somutlaştıracak olursak 20'nci yüzyılın savaşlar, katliamlar ve sürgünler cehennemini yaşamışlar...
Kadınların birey olarak değil de kitlesel şekilde tarih sahnesine çıkmaları kapitalist üretim ilişkileri dönemine denk düşer. Fakat buradan kadınların kapitalizmde otomatik şekilde özne olarak kabul edildikleri sonucunu çıkarmak yanlış olur
Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e Bursa'dan yazdığı bir mektupta şöyle der: Sana bir şey söyleyeyim mi Kemal, ben tercüme yapmayı sevmiyorum, adeta ağrıma gidiyor bu iş
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.